30 Ocak 2009 Cuma

Ya Srebrenica , Ya Ben-u Kureyza

1992 yılında başlayan Bosna Savaşı’nda Doğu bosna’da Sırp ordusundan kaçan Müslüman Boşnaklar savaştan önce 10 bin kişilik nüfusununun 8 bin'i müslüman olan Srebrenica'ya sığınmış, böylece Doğu bosna’da Müslümanların kontrolünde olan tek kent Srebranica’nın nüfusu altmış bine yükselmişti. Kış ayları olmasına rağmen on binlerce insan sokaklarda yatıyor ve açlık bütün şehri kasıp kavuruyordu.

Putperestlerle yaptığı Hendek savaşından sonra putperestlerle işbirliği yaptığı suçlaması ile Hz. Muhammed Medineli Yahudi toplumu Ben-u Kureyza’lıların üstüne yürümüş, Benu Kureyza’lılar ellerindeki kaleleri olan Hayber’e sığınmışlardı. 

Sırplar şehri tamamen kuşatmışlardı. Srebrenica’nın komutanı Nasır Oriç liderliğinde Boşnaklar, Srebrenica'yı kahramanca savunuyorlardı. Ancak bir süre sonra cephane ve yiyecek tükenmeye başlayınca direniş de kırılmaya başladı.

Hayber kalesini kuşatan Hz. Muhammed hiç acele etmedi. Bir aya yakın süre ablukaya aldığı kaleye giriş çıkışı engelledi. Ben-u Kureyza'lılar açlık ve susuzluk ile de mücadele ediyorlardı.

Srebranicalı müslümanlar umutsuzdular. Ratko Miladiç önderliğinde 1993 yılında Sırplar ablukayı iyice sıkılaştırdılar. Boşnaklar çaresizdi. Birleşmiş Milletler Srebrenica’yı güvenli bölge (!) ilan etmişti ve Hollandalı bir Barış gücünü kenti koruması için şehre konuşlandırmıştı. Barış gücünün ilk yaptığı şey Bosnalı müslümanların silahsızlandırılması oldu. Çaresiz Bosnalı müslümalar güvende olacakları düşündüler ve zaten az olan silahlarını bu Hollandalı barış gücüne verdiler. Barış gücünün kendilerini Sırplara karşı koruyacaklarını düşündüler. Bosnalı müslümanların silahsız oldukları Sırplara bildirildi. Ve ablukanın kaldırılıp diplomasi yolu ile sorunların çözülmesi istendi.

Hayber kalesinde Hz. Muhammed önderliğindeki müslümanların ablukası nedeni ile açlık ve susuzluk ile mücadele eden Ben-u Kureyzalılar , müslümanlar ile anlaşma yoluna gitmek zorunda idiler. Peygamber onlaragüvenilir (!) bir anlaşma sundu. Derhal silahlarını bırakıp teslim olacaklardı ve Hz. Muhammed’in eski Yahudi yeni Müslüman olan sahabelerinden Sa'd bin Muaz'ın vereceği cezayı kabul edeceklerdi. Çaresizlik içindeki Yahudi Ben-u Kureyza’lılar istemeden de olsa teklifi kabul ettiler, savaşmadan silahlarını teslim ettiler. Eski Yahudi olan yeni Müslüman Sa’d bin Muaz’ın kendi haklarını koruyacağını düşündüler son bir ümitle.

Müslümanların silahsız olduğunu bilen Sırplar göstere göstere Srebranica’ya girdiler. Hollandalı askerler onlara karşı çıkmak şöyle dursun, Müslüman Boşnak erkeklerin tasnif edilip ayrılmasında yardım ettiler. Yaşları 15 ile 75 arası olan tüm erkekler toplandı. 8.500 kadar erkek toplandığı tahmin ediliyor. Kamyonlara doldurulup dağlara götürüldüler topluca.Yolda dövülüp dağlara varıldığında topluca kurşuna dizilerek katledildiler. Cesetleri sonradan teşhis edilemesin diye üzerlerinden dozerlerle geçtiler ve sonra açtıkları çukurlara topluca gömdüler. Srebranica’nın erkekleri katledilmişti ve geri kalan kadınlar artık Sırplarındı. Erkekleri Sırplar tarafından katledilen kadınlar artık Sırp askerinin kullanımında idi. Tecavüz vakalarının sayısı bile bilinmiyor.

Ahzab suresi 26. ayet: "Allah, ehl-i kitaptan, onlara (müşrik ordularına) yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz.

Ahzab suresi 27. ayet: "Allah, onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve ayak basmadığınız topraklara sizi mirasçı yaptı. Allah'ın her şeye gücü yeter."

Sahih hadislerde anlatılanlara göre kaledeki çaresiz Yahudilerin eli silah tutabilenlerden 400-900 arasında bir erkek topluluğu öldürüldü. 400-900 arası olduğu söylenilen Yahudilerin büyük çoğunluğu Hz. Ali tarafından katledilmişti. Ali o gün kafa kesmekten çok yorulmuştu ve kafa kesme işlemi sırasında yorgunluktan sürekli olarak kılıç kullandığı kolunu değiştiriyordu. Hz. Muhammed ise kesim işleminin yanına çadır kurdurmuştu vekesim işlemini gözlemliyordu. Katledilen Yahudi erkekleri topluca gömüldüler. Tüm silah tutabilen erkekleri öldürülen yahudilerin artk zenginlikleri müslümanlarındı. Ahzab suresi 26 ve 27. ayet bu katliamı anlatır. 26. ayette bir kısmını öldürüyordunuz derken öldürülen 400-900 arası Yahudi erkek kastediliyor. Bir kısmını esir alırdınız derken kadınlar ve çocuklar kastediliyor. 27. ayette ise Yahudilerin tüm malvarlıklarının artık müslümanların olduğu anlatılıyor. 

Katliamdan sonra, Dıhyetü'l-Kelbı adındaki delikanlı Arap, Hz. Muhammed'e gelir; tutsak kadınlardan birini kendisine alması için ondan izin ister. Hz. Muhammed de,: "Haydi git de bir câriye al!" diye karşılık verir. Ne var ki Dıhye gidip Safiyye'yi alır. Bunu gören bir başka Arap hemen koşup Hz. Muhammed'e haber verir. Safiyye'nin Dıhye'ye değil; "Peygamber"e uygun olacagını söyler. Hz. Muhammed'de Dıhye'yi çağırtır; "başka bir cariyeyi" almasını söyler. Dıhye'ye verilen "cariye", Safiyye'nin kocasının kızkardeşidir. Hz. Muhammed, kendisine "karı" olmanın karşılığında Safiyye'yi "azâd" eder. Yola çıkıldığında, bir yandan da"zifaf " düşünülmektedir. Ümmü Süleym, Safiyye'yi hazırlar. Ve gece olunca da peygamberin koynuna koyar." (Başta Buhari, en sağlam hadis kiıaplarında da yer alan bu hadisi, Kamil Miras'ın çeviri ve "Izah"ını da görmek için Bkz. Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi, Ankara, 1985, Diyanet Yayınlarından, 2/299-310.)

Babası ve kocası öldürülen bir kadın aynı gün (veya bir gün sonra) ,hem de babasını ve kocasını öldürenlerin liderine verilir. Safiyye o sırada daha genç bir kız iken peygamber 57 yaşında idi. Peygamber babası ve kocasını daha yeni öldürttüğü acılar içindeki bir kızı almakta bir sakınca görmemişti.


Srebrenica katliamınının baş kahramanları General Ratko Miladiç halkı uyutulmuş ülkesinde hala çok seviliyor ve kahraman olarak görülüyor. Srebranica katliamını engellemeyen Hollandalı Barış gücü askerlerine ise ülkelerinde şeref madalyaları verildi ve sorumlu olmadıkları savunuldu.

Ben-u Kureyza katliamını yapanların lideri peygamber ve arkadaşları bugün uyutulmuş 1.3 milyar insanlık İslam mümin kitlesince çok seviliyor.

Srebrenica ve 
Ben-u Kureyza katliamında ölenleri saygı ile anıyoruz.

Doğru ile yanlışın amansız savaşı devam ediyor..


(Yazı El Velehan'a aittir)