31 Ocak 2009 Cumartesi

Teori Nedir? Evrim Teorisi, Neden Yasa Olmaz?

Thesis definition. (Tez tanımı)

"A proposition that is maintained by argument."

Tartışmaya, iddiaya dayanarak bir öneri, fikir ileri sürmek.

Hypothesis definition. (Hipotez tanımı)

''A tentative explanation for an observation, phenomenon, or scientific problem that can be tested by further investigation.''

Bir gözlemin, fenomenin (bilinmez), bilimsel bir problemin üzerinde daha fazla çalışılması, araştırılması gereken yetersiz açıklamasıdır.

Theory definition. (Teori Tanımı)

''A set of statements or principles devised to explain a group of facts or phenomena, especially one that has been repeatedly tested or is widely accepted and can be used to make predictions about natural phenomena.''

Bir grup gerçeklerin veya bilinmezlerin,belirtilmesi veya ilkelerine şekil verilmesidir. Özellikle bu gerçekler, bilinmezler tekrar tekrar test edilir veya geniş anlamda kabul görür. Böylece doğal bilinmez ile ilgili tahminlerde bulunulur.

Teoriler asla yasaya dönüşmezler. Teoriler bilimsel gerçeklerin açıklanmasıdır.Evrim teorisi yasa olmaz. Çünkü bir canlının nasıl evrim geçireceğinin kesin kuralları yoktur, değişkendir.

http://www.yourdictionary.com/

Bilim dünyasında, kanun, yasa ya da prensiplere bakarsanız; genellikle içlerinde bir veya daha fazla formül barındırdıklarını görürsünüz. İşte; evrim kuramının belki de hiçbir zaman “Evrim kanunu” şeklinde anılmayacak oluşunun nedeni burada yatmaktadır. Canlıların evrimi formüle dökülemez. Çünkü basitçe tanımlarsa; bir formül, çeşitli değişkenleri kullanarak, sonucu bilmemizi sağlar. Örneğin; ”x=V.t, d=m/V, …”gibi formüllerde, değişkenlere bağlı olarak sonucu kesin olarak bilebilirsiniz.Fakat, evrimde böyle bir şey söz konusu değildir.Evrimde çok fazla değişken mevcuttur, bunların arasında yukarıdaki formüller gibi tam bir matematiksel bağlantı yoktur ve en önemlisi evrim bilinçli bir süreç olmadığı için, sonucu önceden tahmin edilemez. Yani; bir canlı türünü oluşturan populasyonun tamamının ya da içinden bir grubun populasyondan göç edip etmeyeceği, değişen çevre şartlarının nasıl olacağı ve bu şartlara bağlı olarak genlerinde hangi mutasyonların meydana geleceği ve bu meydana gelen mutasyonlardan hangilerinin doğal seçilimde ayıklanarak, populasyonun gen havuzuna ekleneceği, bu süreçlere bağlı olarak evrimin hangi özellikler lehine veya aleyhine işleyeceği ancak tahmin edilebilir.Ama kesin bir sonuca ulaşılamaz. Ya da çok basitçe düşünürsek; evrimde, 2+2=4 diye bir kural yoktur. Evrim için böyle bir formül oluşturulsa bile; o 2’lerden biri mutasyon geçirerek 3’e dönüşürse, ya da 4’ü oluşturan 1’lerden bir grup populasyon dışına göç ederse, o formülün geçerliliği kalmaz.

Ayrıca böyle bir formül yalnızca sayısal bir sonuç verir. Örneğin; populasyonda,kaç canlının mutasyon geçireceği gibi. Ama bu mutasyonlar sonucu canlının morfolojik yapısının değişip, değişmeyeceği; değişirse nasıl olacağı hakkında herhangi bir formül sonucu elde edilmiş bir sayı bize bir fikir veremez. Böyle bir durumda da yalnızca tahminler devreye girer. ”Eğer çevre şartları şöyle şöyle değişirse; canlı şu yönde evrim geçirebilir” şeklinde tahminler yapılabilir. İşte evrim kuramının “Evrim kanunu” ya da “Evrim yasası” şeklinde anılmayışının nedeni, genel hatlarıyla bu şekilde açıklanabilir. Tabi böyle bir formülün olmayışı, evrimin kanıtlanmadığından değil, aksine; canlıların evrimi kanıtlandığı ve büyük ölçüde anlaşıldığı için böyle bir formülün oluşturulmasının doğru sonuçları vermeyeceği anlaşılmıştır. Kısacası; evrim bilinçli bir şekilde işlemediği ve mekanizmalarının etkilerinin ne olacağı önceden kesin olarak bilinemediği için; evrimin bir formülü yoktur. Bu yüzden de “kuram” olarak anılmaktadır.

Daha iyi anlaşılması için başka bir örnek vermek istiyorum. Canlıların evriminde, çevre şartlarının çok önemli olduğunu söyleriz hep. İşte bu çevre şartlarını değiştiren en önemli faktör; kıtaların hareketleridir. Kıtaların hareketlerini açıklayan bilimsel çalışma ise; ”Levha Tektoniği KURAMI”dır. Levhalar; okyanusal ve kıtasal levha olmak üzere 2’ye ayrılır ve astenosferin üzerinde hareket ederler. Hareket etmelerini sağlayan mekanizma da konveksiyon akımlarıdır. Levhalar birbirine yaklaşır, uzaklaşır, birbirinin altına dalar ve birbirleriyle çarpışırlar. Bu hareketleri sonucunda da okyanuslar kapanır ya da açılır, kıtalardan parçalar kopar ya da bütün kıtalar birleşerek dev bir kıta haline gelirler, dağlar, volkanik adalar, okyanus hendekleri, okyanus sırtları ve çok büyük depremler oluşur. Levhalarda bu hareketler olurken; canlıların yaşam ortamları da sürekli değişir. Yaşadıkları okyanuslar büyür ya da küçülür ve bu yüzden göç etmek zorunda kalırlar. Ya da kara parçaları kopar veya okyanuslarda volkanik adalar oluşur ve canlılar yaşadıkları populasyonlardan izole olarak yeni ortam şartlarında yeni özellikler geliştirmek zorunda kalabilirler. Kıtalar kutuplara doğru hareket eder ya da ekvatora doğru, buna bağlı olarak da sıcak ya da soğuk iklimde yaşayabilecek özelliklere sahip canlılar evrimleşir. Kısacası; levha hareketleri çevre şartlarını değiştiren en önemli unsurdur.

Bugün; levhaların hareket ettiği kanıtlanmıştır. Prekambriyen’den itibaren, kıtaların levha hareketleri sonucunda, hangi jeolojik zamanlarda hangi şekiller aldığını kesinlikle bilmekteyiz. Yani levha hareketleri bilimsel bir gerçektir. Kuram olarak anılmasının nedeni ise evrimin kuram olarak anılmasıyla aynıdır. Aynı evrimde olduğu gibi; levha tektoniğinde de formül oluşturamazsınız. Örneğin; kıtanın ilerleme hızıx zaman=kıtanın alacağı yol veya daha karmaşık formüller oluşturamazsınız. Ya da bir dağ oluşumunda; dağın kaç m yüksekliğe erişebileceğini kesin olarak bilemezsiniz, dağı oluşturacak çarpışmanın ya da dalma batmanın ne kadar süreceğini önceden kesin olarak bilemezsiniz. Dalma-batma zonlarında ortaya çıkan okyanus hendeklerinin kaç m derinliğe erişebileceğini yine önceden kesin olarak bilemezsiniz. Yalnızca, hareketin izlerini takip eder, buna bakarak da tahminler yürütürsünüz Levha tektoniğinde formül oluşturamamamızın nedeni; levha hareketlerinin kanıtlanmamış olması mıdır? Kesinlikle hayır! Aynı evrim kuramındaki gibi; süreçler büyük ölçüde bilindiği ve anlaşıldığı için, formül oluşturulamayacağı kabul edilmiştir Bir jeoloğa gidip, ”levha hareketleri kanıtlanamamıştır, yalnızca bir iddiadır, senaryodur, çünkü; adı hala levha tektoniği kuramıdır, kanıtlanması için kanun olması gerekir” derseniz; size ya benim yukarıda yaptığım açıklamayı yapıp anlamanızı bekler, ya da gülüp geçer.

Görüldüğü gibi; bir bilimsel çalışmanın kuram olması demek, onun kanıtlanmamış olması, bir iddia olması demek değildir. Halkımız arasında en çok hata yapılan ve yanlış anlaşılan kısım bu noktadır yani; “ Bilimsel bir çalışma önce teoridir, kanıtlanırsa kanun haline geçer” yanılgısı! Bu yanılgının en önemli nedenlerinden biri olarak, lise-2 biyoloji kitaplarını gösterebiliriz.

Kuramlar; uzun yıllarca deney ve gözlemlerle sınanmış, doğru olduğu çok güçlü bulgularla desteklenmiş ve desteklenmeye devam eden, bilimsel gerçeklerdir.

(Yazı ''Black Candle's Dance'' nickli üyeye aittir)

Hipotez:

Bir gözlemin, fenomenin (olgunun) veya bilimsel bir problemin, üzerinde daha fazla inceleme yapılarak test edilmesine olanak veren, öneri niteliğinde açıklaması.

Bu tanımda dikkat etmemiz gereken kısım: Getirilen açıklama, üzerinde daha fazla inceleme yapmaya ve test edilmeye (deneye) izin vermeli. Örneğin taşlar neden aşağı doğru yuvarlanır sorusuna, "çünkü deniz onları çeker" derseniz bu bir hipotezdir. Çünkü deney yaparak doğru olup olmadığını anlamanıza izin verir. Denize doğru olmayan bir eğimde taş yine yuvarlanacak mı? sorusunun cevabını deney yaparak bulabiliriz. Ama örneğin "Taşlar tanrıdan korktukları için yuvarlanırlar." bir hipotez değildir. Çünkü deneye izin vermez. Bu önermeyi test etmek için tanrıdan korkmayan taşlar bulmamız ve onların yuvarlanıp yuvarlanmadığına bakmamız gerekir. Bu ise bilimsel olarak mümkün değildir. Daha fazla incelemeye, deney yapmaya izin vermediği için bu önerme bir hipotez değildir. Sadece incelemeden ve üzerinde mantık yürütmeden öylece kabul etmemiz gerektiğini ileri süren bu tür savlara dogma denir.

Teori Nedir?

Zaman içinde defalarca test edilmiş, fakat hiç yanlış çıktığı görülmemiş, öngörülerinde doğru çıkmış hipoteze teori (kuram) denir. Örneğin ilk Newton tarafından ortaya atılan çekim ilkesine, yerçekimi teorisi denir.

Farkedileceği üzere teorinin bilim dünyasındaki anlamı ile halk arasındaki anlamı arasında önemli fark vardır. Halk arasında teori diye geçen şey, aslında hipotezdir. Örneğin şu söz çok kullanılır: "Bu söylediğin sadece bir teori." Halbuki teori bilim dünyasındaki en yüksek kesinlik derecesidir. Bu güne kadar aksi kimse tarafından gösterilememiş, ve gelecekle ilgili öngörüleri hep doğru çıkmış görüş anlamına gelir. Tek bir deney sonucu bile kabul gören teoriyle bağdaşmazsa teori geçerliliğini yitirir.

-Bilim dünyasıyla halk arasındaki önemli bir ayrım da önerileri doğrulama yöntemleridir. Bilim adamı;

1- Olguları inceler, gözlem yapar.
2- Olguları açıklamak için eldeki verilerle bağdaşan kendince bir cevap bulur.
3- Bulduğu cevabı çürütmek için deneyler yapar. Çürütemezse bulduğu cevabın doğruluğunu test etmek için diğer bilim adamlarına da hipotezini açıklar, çürütmeye davet eder.

Bilim adamı olmayanlar ise;

1- Olguları inceler, gözlem yapar.
2- Olguları açıklamak için eldeki verilerle (kısmen de olsa) bağdaşan kendince bir cevap bulur.
3- Cevabını haklı çıkaracak örnekler aramaya başlar.

Örneğin Darwin, "Doğada kendi soyunun devamına zarar verme pahasına başka bir canlı türüne hizmet eden tek bir canlı bulunduğu anda teorim çürütülmüş olur." demiştir. Böyle bir canlı bugüne dek bulunamamıştır.

- Peki kanun nedir ve teoriden ne farkı vardır? Kanun bir olguyu (genelde nicelikle) "tanımlamaya" çalışır. Teori ise "açıklamaya" çalışır. Örneğin "ideal gaz kanunu" dediğimiz şeyi PV=nRT olarak yazarız. Dikkat edilirse burada basıncın sıcaklıkla neden arttığının bir açıklaması yok, sadece nicelikler arası bir tanım var. Veya "kütlenin korunumu kanunu" dediğmiz şey, kapalı bir sistemde toplam kütlenin değişmeyeceğini söyler, fakat neden böyle olduğunu açıklamaya girişmez. Kanunlar da teoriler gibi %100 mutlak doğrular değil, fakat neredeyse kesindirler çünkü aksi tek bir örnek bugüne kadar bulunamamıştır.

- Matematikte ise teori değil teorem vardır, örneğin Pisagor teoremi. Teorem tamamen mantık silsilesiyle ulaşılan gerçek demektir. Teori gibi deneye dayanmaz.

- Bir hipotezin teori olarak kabul görmesi için sadece çürütülememiş olması yetmez, aynı zamanda gelecekle ilgili de doğru önermelerde bulunmalıdır. Örneğin başlarda Einstein'in görecelik kuramı yaygın kabul görmüyordu çünkü o zamanlarda bununla ilgili deney yapılamıyordu. Fakat Einstein'in hipotezi çok net bir öngörüde bulundu: Eğer bu hipotez doğruysa, Güneş, yanından geçen ışıkları büküyor olmalı. Bir güneş tutulması sırasında bu öngörü test edildi ve güneşin arkasındaki yıldızlardan gelen ışığın gerçekten büküldüğü görüldü. Hipotez ortaya atıldığında böyle bir olgu o güne kadar bilinmediğinden, görecelik kuramı için önemli bir destek oldu.

(Yazı ''nalbur'' nickli üyeye aittir)

http://fikirsel.ipbfree.com/index.php?showtopic=30